16 Aralık 2013 Pazartesi

Mırnav Yaşam Mücadelesini Kaybetti...




     Yaklaşık 2 saat önce ellerimde verdi son nefesini bebeğim. Gece-gündüz demeden uğraştım, sürekli kliniğe gidip geldik çünkü O yaşamak için direniyordu. Ama maalesef ki minicik bedeni bu kadar acıya daha fazla dayanamadı...

     Toprağa koymak o kadar zordu ki... Biliyorsun çünkü oraya girince her şey bitecek...
Parka, bir ağacın altına gömdüm. Toprağı kazarken bir kedi geldi yanıma, ellerime sürtünüp durdu. Sanki avutmaya çalışıyordu...

     Neler hissettiğimi anlatmaya çalışmayacağım. Biliyorum ki anlayacaksınızdır bu acıyı.

     Kendimi hiç affetmeyeceğim ama umarım kara tosbağam affeder beni.





9 Aralık 2013 Pazartesi

Mırnav'ın Eve (ve Umarım Hayata) Dönüş Hikayesi


     Mırnav Hanım'ı belki hatırlarsınız annesiz kalan yavrulardan biriydi. İlan linki
İlk sahiplendirdiğim O oldu. Evli ve bir çocuk sahibi olan bir beyefendiye vermiştim. Aslında her yönden iyi biriydi ama nedense sonradan içim içimi yemeye başladı. Sevgili Shemellon yakın şahitlerimdendir. Sağolsun endişeme ortak oldu, bana fikir verdi.
     Yeni evinden fotoğrafları geldi, durumu hakkında haberleştik. Her defasında da üstüne basa basa "Herhangi bir sorun olursa haberdar edin" dedim. İnsanları çok fazla sık boğaz etmek istemediğimden yaklaşık bir hafta kadar haberleşmedik hiç. Tabi dayanamayıp aradım geçenlerde. Biraz halsiz olduğunu, iştahının azaldığını söyledi. Bir kaç gün sonra aradığımda "iyice halsizleştiğini, hiç yemek yemediğini, veteriner hekime götürdüğünü, grip olduğunu, hekimin antibiyotik ve vitamin verdiğini ama ilaçları içiremediğini" söyledi. Aramasam hiçbirinden haberim olmayacak, neyse ki lütfedip doğruyu söyledi ! Hemen bana getirmesini istedim.
Bu akşam 17 civarında getirdi Mırnav'ı. Kafasını kaldıramıyor, hiçbir şeye tepki vermiyor, o minicik kemikleri ele geliyor, pamuk tüyleri içirilmeye çalışılan ilaçlar yüzünden keçeleşmiş...
Hemen taksiye atlayıp Bakırköy'deki kliniğimize gittik. Serum verildi, geri döndük. Veteriner hekim iyi bakımla kurtulabileceğini, sürekli sıcak tutulmasını, göz ve burnunun sürekli temizlenmesini, verilen ilaçların zamanında içirilmesini söyledi.
Hala çok halsiz, yemek yemeyi reddediyor. A/d mamayı şırıngayla verdim zorla, kendi yiyene kadar bu şekilde devam edeceğim. İyileşeceğini umuyorum, kötü şeyler düşünmek istemiyorum. Ama ben onlara gözüm gibi bakarken, sırf iyi beslensinler diye gerektiğinde kliniğe yazdırarak mama alıyorken, uyuya kalırsam diye alarm kurup gecenin bir yarısı besleyip ilaçlarını içirirken bir başkasının bu kadar vurdumduymaz olması zoruma gidiyor. Kimin ne hakkı var bana bu vicdan azabını çektirmeye ?




Baksanıza şu haline :(( Kardeşlerinden biri sürekli onun yanında, tanıdı sanırım. Ama o hiç oralı değil, hiçbir şeyi görmüyor, duymuyor...

Yazacak çok şey var fakat yorgunluktan ve üzüntüden cümlelerimi toparlayamıyorum.

İyi düşünürsek iyi olur biliyorum. Lütfen siz de iyi dileklerinizi, dualarınızı esirgemeyin Mırnav'dan.




5 Aralık 2013 Perşembe

Bir Halit Refiğ Klasiği; Hanım


Hanım filminden bazı kareler


     Hanım; 1988 yapımı, Yıldız Kenter ve Eşref Kolçak'ın başrollerde olduğu, Halit Refiğ'in yönetmenliğini üstlendiği dram yüklü bir film.  Beni benden alan müzikleri ise Cemal Reşit Rey ve Adnan Saygun'a ait.

28 Kasım 2013 Perşembe

Blog Değişikliğinin Getirileri

     Evet, yine uykusuz geçen bir gecede yapılacak şeyler sonlanınca bloğumla uğraşayım dedim :)
Bloğumun biraz fazla göz yorduğunun farkındaydım ama aradığım şeyi bulana kadar beklemek istedim. Uzaklarda arama diye boşuna söylememişler, istediğim şey şablon değişikliğiyle gayet güzel oluyormuş :)
Tabi bu arada yaklaşık bir saat görsellerle oyalandım farklı bir şeyler olsun diye ve öyle güzel fotoğraflar buldum ki; bloğumda kullanmasam da sizinle paylaşmak istedim...

Vintage severler hoşlanır sanıyorum ki :)





     Bir çok yerde kullanılabilir bu görseller. Dekupaj çalışmaları, pc wallpaper ya da blog background gibi...





Tabi ki olmazsa olmazlar; çiçekler :)




İtiraf etmeliyim ki gülün kokusundan fazla hoşlanmam ama bu görüntü muhteşem...


En sevdiğim....

     Umarım hepimiz için güzel bir gün olur.
Ve umarım dışarıdaki pati dostlarımız sıcak bir yer bulabilirler, hava bugün oldukça soğuk...
Bol patili mutlu günler...



26 Kasım 2013 Salı

Kedilerde Kısırlaştırma

Kedilerde Kısırlaştırma
Kedilerde Kısırlaştırma (Alıntıdır)
     Bir çoğumuz aynı şeyi düşünmüşüzdür sanırım: "Kedim bir kez anneliği/babalığı tatsın..."
Ama şunu unutmayın ki kedilerde aile kavramı yoktur. Yani doğurduğu erkek kedisiyle de gayet güzel çiftleşebilir. Doğurdukları zaman içgüdüsel olarak onları korur ve beslerler ama bir çok anne kedi, yavruları sütten kesilince onlarla ilgilenmez.

     Bir de "Allah'ın verdiği hakkı  ben nasıl alırım, günah!" diye düşünenler var. Bunun için de size en yakındaki örneğimi anlatmak istiyorum: Oturduğum sokağın yakınında büfe işleten bir abla var. Büfesinin önünde gördüğüm hasta kediye mama yedirmeye çalışırken tanıştık onunla. Evinde 8 tane kedisi varmış. Hiçbirisi kısır değil ve onun tabiriyle "koca-kadın" arayanları sokağa salıyor, hamile kalan kediyi de bana soruyor nereye bırakabilirim diye ! Günah olmasın diye çiftleştirilen kediyi hamile haliyle sokağa salmakla sevap mı kazanılır ?
Hadi diyelim ki kedinizin yavrularına siz bakacaksınız. E onlar da cinsel olgunluğa ulaşacak ve birbiriyle çiftleşecek !  Kedinizin 4 tane doğurduğunu ve 2 erkek 2 dişi olduğunu farz edin. 2 dişi de 4 tane doğursa ? Hah tabi anne de tekrar çiftleşip doğuracak... Yani demem o ki; bunun sonu yok ! 1 yılda evinizde onlarca kedi olur. Hangisine nasıl bakacaksınız ?

     En kızdığım konu ise; "kedilerin neslini tüketeceksiniz, bırakın doğası gereği neyse onu yaşasın" diye serzenişlerde bulunanlar... Bunu özellikle sokakta yaşayan kedilerin kısırlaştırılmaları için duyuyorum. Ama doğal olan her şeyi talan ettiğimizi, onların yaşam alanlarını gasp ettiğimizi, bencilliğimizi unutuyor bunu söyleyenler. Dışarıdaki hangi hayvan doğası gereğini yaşayabiliyor ? Ya araba çarpıyor ya tekmeleniyor, kaynar su dökülüyor ya da açlıktan ölüyor. Evet maalesef ki kediler rızkını bulamıyor artık ! Çöpler kapalı kutularda, yemek veren yok nereden bulacaklar ?
En fenası da; tecavüze uğrayanlar bile var...
Keşke dünya buna uygun olsa da tüm hayvanlar doğasının gereğini yaşayabilse ama şimdi hangi doğadan bahsedeceğiz ?..

     Bu gerçekten de ucu açık ve hassas bir konu, kendimi kaptırıp sayfalarca yazabilirim sanırım. Ama bunun yerine biraz da bilimsel yönden ele almak istiyorum bu konuyu...

     Kısırlaştırma ameliyatı bir çok hastalığın önlenmesinde önemli rol oynar. Erkek kedilerde testis tümörü, dişi kedilerde rahim iltihabı, meme tümörü gibi gibi hastalıkların önüne geçilmiş olur. Ayrıca; idrar bırakma, sürekli miyavlama, evden kaçma girişimleri de bu operasyon sonrasında sona erer.

 Erkek Kedilerde Kısırlaştırma; 

     6.-8. aydan sonra erkek kedilerin bir çoğu kokulu idrar salgılamaya başlar ama bir çok veteriner hekimin tavsiyesi erkek kedinin 1 yaşını doldurduktan sonra kısırlaştırılması. Cinsel olgunluğa tamamen erişmesi ve gelişimini tamamlaması için...
     Kastrasyon işlemi çok kısa süren ve riski neredeyse yok denebilecek bir operasyondur. Herhangi bir dikiş atılmaz ve kedi 2-3 gün içinde kolayca toparlanır. Bize düşen sadece takibi elden bırakmamak. Çünkü çoğunlukla gerek olmadığı için yakalık takmıyorlar ama kedinin yaralı bölgeyi fazla yalaması tahribe yol açabilir.
     Ayrıca; kısırlaşan erkek kedilerde F.U.S (Feline Urolojik Sendrom) Alt idrar yolu tıkanıklığı oldukça yaygındır.  Bu nedenle; kalsiyum ve magnezyum oranı düşük (%1 ve altı) yağ oranı düşük, protein oranı yüksek mamalar kullanmak  ve bol su tüketmesini sağlamak kısırlaşan erkek kediler için önemlidir.

Dişi Kedilerde Kısırlaştırma: 

     Dişi kediler genellikle 6. ay ve sonrasında kızgınlık dönemine girerler. Ve durumları her kedide farklılık gösterir. Bazı kediler kısa dönemli kızgınlık geçirirken bazılarının günlerce sürebilir. Yine aynı şekilde şiddetli ya da daha hafif olarak geçirmesi mümkün bu dönemi.
Bazı kedi sahipleri hormonal iğneler yaptırıyor ya da haplar içtiriyor (progesteron) kızgınlık dönemini daha rahat atlatabilmesi için. Ama ben bunu ASLA önermiyorum ! Çünkü bu uygulamaların ileriye dönük bir çok ciddi yan etkileri var. Yumurtalık kisti, rahim iltihabı gibi... Bunun yerine kedinin kızışma döneminin bitmesi beklenip bir an önce kısırlaştırılması en uygun olanıdır. Kızışma zamanında bir çok veteriner hekim kısırlaştırma ameliyatı yapmayı önermez, hormonal durumun bozulup fazla kanama olabileceği riskinden dolayı.

     Tabi ki her ameliyat gibi bunların da bir riski var. Daha doğrusu en büyük risk, anestezi riski ! Bazı kediler maalesef ki anesteziye duyarlı olabiliyor ve geç iyileşme ya da çok nadir de olsa ölüm yaşanabiliyor. Ama bunlar veteriner hekiminizle de alakalı bir  durum. Kedinizi tanıyan bir hekimse zaten ne yapacağını bilir ama farklı bir hekime gidiyorsanız tam muayene ve kan testi yapmasını isteyin. Önemli bir rahatsızlığı varsa ya da önceden olduysa bunları da bildirmeniz kedinizin yararına olacaktır. Bunlara göre bir anestezi protokolü uygulanır.
Benim gittiğim veteriner hekim inhalasyon anestezisi uyguluyor, yani gaz anestezi. Ve araştırdığım kadarıyla da en güvenli olanı bu. Gaz, solunum ile akciğerlere verildiği için vücutla teması olmuyor bu nedenle de gaz kesildiğinde ayılması çok daha çabuk oluyor kedinin.

     Son bir hatırlatma daha yaparak bitirmek istiyorum yazımı. Kısırlaştırma operasyonundan en 12 saat önce yemeği kesmeniz en iyisi. Suyu bir kaç saat öncesinde bırakmanız yeterli olacaktır.  Sonrasında ise yutkunma refleksi yerine geldiğinde su ve sulandırılmış yaş mama verebilirsiniz. Ayrıca; operasyon sırasında vücut ısıları düştüğü için sıcak ortamda bakılması daha iyi olacaktır.

     Şimdilik aklıma gelenler bunlar, gerektiğinde tekrardan güncellerim :)
Bol patili, mutlu günler dilerim...


24 Kasım 2013 Pazar

Yüreği Güzel Kadın; Cahide Anne

     Hani bazı insanlar vardır ya, anlamak için sadece bakmak yeterli olur. Cahide anne de öyle benim için. Kendisini yakınen tanımam, Facebook'tan bir arkadaşımın açtığı ilan ile haberdar oldum durumundan.
Sizlerle de bildiğim kadarını paylaşmak istiyorum...
   
     Cahide anne; İzmir-Çiğli'de kocasından kalan 500 lira emekli maaşıyla 300 lira kira ödeyen, kalanıyla da evin, kendisinin ve bakmaya çalıştığı 30 kadar kedinin masraflarını çıkarmaya çalışan hayvan sever, yüreği güzel bir kadın.  Bu sene için bir arkadaşın vasıtasıyla belediyeden kömür yardımı alacakmış, bir kaç gün önce de Facebook'taki arkadaşımın açtığı ilanla kömür sobası bulundu. En azından bu kışı sıcak geçirecekler.

     O'nun çaresizliğini tek tek yazmak istemiyorum. Belki yardımcı olmak isteyen birileri çıkar diye umduğumdan yazıyorum bu postu. İhtiyacı olmayan şey yoktur diye düşünüyorum. 1 paket makarna, 1 kilo mama... Aklınıza ne gelirse.
Eğer ki İzmir'deyseniz, ziyaretiniz de Cahide anneyi çok mutlu edecektir eminim. Çünkü çevreden de çok fazla baskı oluyormuş, hatta darp ! Tabi ki kedilere baktığı için...

     Telefon numarası ya da adresini isteyen olursa, bana  mail adresimden ulaşabilir.

Sevgiler

18 Kasım 2013 Pazartesi

Eğlenceli Kediler



     Bir kaç saattir bilgisayarımdaki fotoğrafları düzenliyorum ve henüz bitmiş değil :) Ama arada bu güzel kedileri görünce paylaşmak istedim, iş bekleyebilir :)

(Yüklenmesi biraz zaman alabilir)



15 Kasım 2013 Cuma

Hayvan Barınakları Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Asıl adı rehabilitasyon merkezi olan hayvan barınakları hakkında biraz bilgi vermek istiyorum sizlere.

Rehabilitasyon merkezlerinin amacı; sahipsiz sokak hayvanlarının aşılanması ve kısırlaştırılmasını sağlayıp nekahet döneminden sonra alındığı yere geri bırakmaktır. Gerekli teçhizatları olmadığından kırık ve diğer önemli ameliyatları yapmıyorlar, sadece genel tedaviler yapılıyor. Çalışma saatleri ise genelde;  09:00-17:00 arasında. Yani mesai saatleri dışında yaralı bir hayvan görürseniz sabaha kadar bekleyeceksiniz, eğer ölmezse barınağa götürebilirsiniz !
Maalesef ki ülkemizde hayvanlar için ayrılan ödenekler çok az ve olanın da gerektiği gibi kullanılmadığını düşünüyorum. Ayrıca; bu sadece imkanla alakalı bir durum da degil, imkansızlıklar içinde güzel şeyler başarabilenler de var. Mesela Yedikule Hayvan Barınağı. Fatih Belediyesi'ne ait olsa da, yöneticisi gönüllü ve çok iyi işler başarıyor.

11 Kasım 2013 Pazartesi

YAVRU KEDİ LEO YUVA ARIYOR

Bu yakışıklı oglan diger dort kardeşiyle birlikte sokakta yaşamaya çalışıyordu. Maalesef anneleri ortalıktan kaybolmuş. 2gun surekli takip ettim ama anne yoktu. İş başa duştu tabi, aldım beşini de eve :) Sut anne de buldum kuzucuklara. Şu an hala emiyorlar anneyi, yaklaşık 1 ay sonra sahiplendirecegim.

30 Ekim 2013 Çarşamba

KEDİ EVİ YAPIMI


Malum, önümüzde uzunca bir kış mevsimi var. Sokaktaki canlarımız karınlarını doyurmak için ugraşırken bir de sıcak yer arama telaşına gircekler. (Bir çogumuz araba motoruna giren kedi haberlerini okumuşuzdur.)

Her tarafa koca koca binalar diken, topragı-yeşili yok eden, koylerde hayvanlarla içiçe yaşarken şehirde kedi-köpekten tiksinen insanogluna inat bizler onları koruyacagız  her zamanki gibi :)
Ve bunu yapmak da oldukça basit...
Aşagıdaki linkte detaylar verilmiş;

24 Ekim 2013 Perşembe

MİNİŞ KIZ YUVA ARIYOR


Miniş yaklaşık 2 aylık civarında, dişi, insan delisi bir kedicik.
Mamasını kendi yiyebiliyor, tuvalet terbiyesi de var.
Tek sorunu yuvası olmaması.
 Şu an geçici olarak bende ama bir an önce kalıcı yuvasını bulması gerekiyor.

Eger siz bu güzel kızı evinize, yüreginize kabul etmek isterseniz;
 kedibutik@gmail.com adresine mail gonderebilirsiniz.



5 Temmuz 2013 Cuma

KEDİ NEZLESİ - KEDİ GRİBİ

    
kedi-nezlesi-kedi-gribi

     Herkese merhaba,
     Kedi gribi hakkında yorumla ve mail olarak çok fazla soru geldiği için, bu yazımı tekrar güncellemek istedim.

      Ben kedi gribiyle 2013 yılında iki kedimi kısırlaştırmak için veteriner kliniğine bıraktığımda tanıştım! Kedilerim bir hafta kadar klinikte kaldıktan sonra eve getirdim ve hapşırmalar başladı. Tabi hemen tekrar kliniğe gittik ve kedi gribinin başlangıcında olduklarını öğrendim. Antibiyotik ve vitamin tedavisine başlandı klinikte ve bir haftalık tedavi sonrasında toparlanmaya başladılar. Ama bu hastalık belirli zamanlarda tekrarlamaya başlayınca birçok forum sitesini okudum, farklı hekimlerle görüştüm ve kedilerimin de durumuna göre onlara neyin iyi gelip gelmediğini öğrenmeye başladım.

            Öncelikle kedi gribinin ne olduğundan ve belirtilerinden bahsetmek istiyorum. Kedi gribini (Solunum yolu enfeksiyonu) oluşturan birden çok viral ve bakteriyel ajanlar olsa da; en sık görüleni herpesvirus (FHV) ve calicivirustür (FCV). Belirtileri ise; halsizlik, iştahta azalma, ateş, burun akıntısı-tıkanıklığı ve buna bağlı olarak nefes almada güçlük, göz akıntısı ve buna bağlı olarak göz kapaklarının çapaklanıp şişmesi ve müdahale edilmemesi durumunda gözde ülserleşme, hapşırık, ağızda ya da pati altlarında yara (calicivirus) gibidir. Bu hastalığın kuluçka dönemi 2-6 gündür. Yani kediniz bu virüsü kaptıktan 2-6 gün içinde belirtileri göstermeye başlar. İyileşme dönemi ise 14-21 gün arasında olur. Bu virüsü alan kedilerin çoğunluğu taşıyıcı olarak hayatlarına devam ederler. Yani herhangi bir hastalık belirtisi yokken sağlıklı bir kediye hastalığı bulaştırma riski vardır. Ayrıca bağışıklık sistemleri düştüğünde hastalık tekrar nüksedebilir.
            Bu hastalık kediler arasında oldukça bulaşıcıdır. Hapşırık ve öksürükle virüsler 1-2 metrelik alana yayılabilirler. Ayrıca göz, ağız akıntısı ve bu akıntıların temas ettiği objelerle de kolaylıkla bulaşabilir. Tabi bir de bizim farkında olmadan taşıma durumumuz da var! Bu nedenle kedinin bulunduğu ortamın uygun dezenfektanlarla temizlenip havalandırılması önemlidir. Ben normalde çamaşır suyu kullanmam evde ama bu hastalık döneminde kullandım çünkü çamaşır suyu virüsleri kısmen de olsa yok edebiliyor. Eczane ya da medikal dükkanlardan sorup alabileceğiniz dezenfektanları da kullanabilirsiniz. Yabancı kedileri sevdikten sonra kendinizi de dezenfekte etmeniz önemli. Ben özellikle hasta bir kediyle ilgilendiğimde, ellerimi kolonyayla temizlerim ve eve geldiğimde holde (oraya kediler girmez, kapısı kapalıdır) üstümü değiştirip çıkardıklarımı direkt makineye atarım. Fazla evhamlı olduğumu düşünebilirsiniz J Ama o kadar çok uğraştım ki hastalıklarla, buna mecbur kalıyorum.
            Hastalığın teşhisi veteriner hekim tarafından yapılacak olan tam kan tahlili, mukoza tahlili ile kesinlik kazanabilir ama birçok hekim genel muayene ile tanıyı koyup ona göre bir tedavi uygular. Kedi gribinin tedavisi antibiyotik ve vitamin takviyesiyle yapılıyor ama şunu da belirtmek isterim ki; antibiyotiklerin virüsler üzerinde bir etkisi yoktur. Ama bu virüslerin neden olabileceği sekonder enfeksiyonları önlemek adına geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanılması tavsiye ediliyor. Bu nedenle de hastalığı ilk kez geçiren bir kediniz varsa önleyici tedavi olarak antibiyotik kullanabilirsiniz. Tabi bu antibiyotikleri de dikkatli kullanmak gerekiyor. Bazı antibiyotikler bu enfeksiyonlar için yetersiz kalabiliyor ve ayrıca dozajı da kedinin yaşına, kilosuna, hastalığın seyrine göre doğru ayarlamak gerekiyor.
Vitamin olarak da Lysine (amino asit), balık yağı, C vitamini ve antioksidanı dönüşümlü olarak kullanıyorum ben. Lysine ve balık yağı, Lysine ve C vitamini gibi. Hastalık zamanında her gün kullanılabilir ama ben önlem amaçlı olarak haftada iki gün veriyorum artık. Kullandığım markalar da; Vetri Science markasından Vetri Lysine Plus, Omega 3-6-9 ve Antiox 100 mg ve Natur Vitta-C. Vetri Science markasının ürünlerini yurt dışı sitelerinden alıyorum çünkü Türkiye’de çok pahalıya satılıyor ve çoğu ürünü bulamıyorum. Antiox 100 mg satışı da durdurulmuş sanıyorum ki, bulamıyorum. Ama bunun yerine yine aynı markanın Cell Advance isimli çok kapsamlı bir vitaminini buldum onu alacağım. Bunlar benim kullandığım ve tavsiye edebileceğim vitaminler ama kedinizi en iyi tanıyan ve ona iyi gelecek olanı gözetecek olan sizsiniz.
            Yukarıda yazdığım vitaminlerin fiyatları biraz pahalı. Eğer ki bunları alamazsanız bebekler için olan multivitaminler, imuneks şurup/kapsül, immuzinc gibi vitaminler ve eczaneden alacağınız balık yağı da fayda sağlayacaktır. Ben sokaktaki kedilerimden hasta olan olursa bunlardan biri ya da ikisini kullanıyorum. Özellikle yavru kedilerde görülen gözlerde şişme, akıntı için de yine eczaneden alacağınız antibiyotikli göz damlası düzenli kullanımda işe yaracaktır. Gözlerini temizlemek için ılık çay kullanabileceğiniz gibi, eczacıya borik asit de hazırlatabilirsiniz. Borik asit göz için iyi bir dezenfektandır ama bu işi bilen yetkililer tarafından hazırlanmalı muhakkak.
            Sokakta yaşayan dostlarımız kedi nezlesine yakalanmış ise ilaç-vitamin desteği haricinde yemek yemesi de takip edilmeli. Burnu tıkandıysa koku alamadığı için yemeyecektir. Sizin müdahale etmeniz gerekebilir. Bunun için de veteriner kliniğinde satılan a/d konserve mama ya da tavuk etini haşlayıp ezerek verebilirsiniz.
            Son olarak da; özellikle kediniz yavruyken gerekli aşılarını yaptırmayı ihmal etmeyin, tam bir koruyuculuk sağlamasalar da daha kolay atlatmasına yardımcı oluyorlar. Kedi gribi ve birçok viral hastalık, kedilerin yavru döneminde şiddetli geçiyor. 3-4 yaşından sonra daha hafif belirtilerle seyrediyor. Ayıca çok bulaşıcı olduğundan bahsetmiştim. Bunun için de kedinizi götürdüğünüz kliniğin temizliğine ve aldığı önlemlere dikkat etmenizi ve kedinizi mecbur kalmadıkça pansiyon gibi kalabalık ortamlara bırakmamanızı tavsiye ederim.


28 Nisan 2013 Pazar

KEDİLERİMİN DEVAMI :)


Üç büyüklerden sonra sıra geldi 5 küçüklere :)

Küçüklerimiz bile 1 yaşında oldular



Balım, buldugumuz bebeklere babalık ediyor :)

Mişka ve koca poposu :)

Öndeki Ciyak hanım, arkasındaki Adiloş Hanım ve O'nun
yanındaki de Mişka Bey :)

Tarçın :)

Ciyak

Mişka ve Adiloş

Kurbagadan olma Ciyak :)

Ciyak ve atletik Tarçın :)

Bendis Hanım ve Mişka

Adiloş, Ciyak, Tarçın, Bendis

Tarçın

Bendis

Şaşkın Tarçın :)

Afrodit soyundan gelme Bendis :)

Adiloş Bebem

Tarçın, Ciyak, Bendis, Mişka
Arkadaki iki büyük de Pörtlek ve Zilli

Mişkamın koca hali :)

13 Mart 2013 Çarşamba

KURT-ÇOBAN KIRMASI UYSAL KÖPÜŞÜMÜZ YUVA ARIYOR




                       Fotograflarda da göreceginiz üzere çok yakışıklı bir oglan bu :)


                                        Çok canayakın, insan delisi bir yakışıklı :)

                                   Eger ki bir melek çıkar ve O'nu sahiplenmek isterse;
                                   kedibutik@gmail.com adresine mail gönderebilir :)
                                  Yakışıklımız Küçükçekmece-Cennet Mahallesi'nde.


"ÖLÜM YASASINA HAYIR" EYLEMLERİ

10 Mart Ankara "Ölüm Yasasına Hayır" eylemi

10  Mart Ankara Chp Milletvekili Aylin Nazlıaka


Belki bileniniz vardır 5199 sayılı hayvan hakları kanunu degişiklik amacı ile mecliste. Mevcut yasa zaten korumuyordu canlarımızı, bu kanun degişikligiyle ise canlarımız yok olacaklar tamamen.

25 kg üstü köpekler tehlikeli ırk olarak adlandırılacak ve bir şikayet olursa öldürülecekler.
Evde bakılan hayvan sayısı 1e indirilecek.
Dışarıda sahipsiz hayvan kalmayacak. Onları "Dogal Yaşam Parkı" denen ölüm kanpına sürecekler.
Orada açlıktan, bakımsızlıktan yavaş yavaş acı çekerek ölecekler.
Devler ve ilaç endüstrisinin çıkarları için Canlarımızın denek olarak kullanılması onaylanacak.


Ve daha niceleri...

Bizlerde Canlarımızın Haklarını savunmak adına aylarca eylemler düzenliyoruz. Onların sesi olmaya çalışıyoruz. Bu zamana kadar kanunun yürürlüge girmesini öteledik ama hala mecliste ve tekrar görüşülmek üzere bekliyor.

Bu yasayı geri çektirene kadar eylemlerimiz devam edecek. Lütfen sizlerde bu eylemlere katılın ve sesimiz daha gür çıksın.

10 Mart Ankara
Hala Diva :)

28 Şubat 2013 Perşembe

YAVRU KEDİ BAKIMI

Bunu daha önce farklı bir yerde yazmıştım, buraya da eklemek istedim.
Yolda annesiz bir yavru gördük, perişan olmuş. E tabi vicdan da var, bırakamayıp aldık.
Alarak çok da iyi yaptık ama hiç kedi bakmadık ki yavrusuna nasıl bakacagız ?

Öncelikle panik yapmayın. Yavru kedi bakımı zor degildir. Sadece özveri ve sabır ister.
Eger ki kedi çok küçükse, daha gözleri bile açılmamışsa; marketten, bakkaldan
bir kutu alıp onun içini yünlü ya da polar gibi onu sıcak tutabilecek giysi
 ya da örtü koyun. Ayrıca mevsim ne olursa olsun kedilerin vücut sıcaklıkları
yüksek olmalı ve bunu saglayabilen bir annesi olmadıgı için sıcak su torbası
 ya da cam şişeye sıcak su doldurup (havluya da saralım ki kedicik yanmasın)
 yanına koyun.  Ve su soğudukça değiştirin.

Isınma problemini çözdük, şimdi sıra beslenmesinde. Kediler 1-1,5 aylıktan sonra
katı gıdaları yiyebilirler. Bu nedenle onlar için kedi süt tozu almak gerekiyor.
Veteriner ve petshoplarda rahatlıkla bulabilirsiniz.
(Nasıl hazırlayacağınız paket üzerinde yazıyor. ) Bu biraz pahalı bir ürün.
Eger ki maddi durumunuz bunu karşılamaya yetmezse; similac 1 bebek devam
sütünü de önerebilirim sizlere.  (Marketlerde bulamazsınız, eczanelerde satılıyor)
Mamamızı da aldık peki nasıl içireceğiz ? Tabi ki biberonla  ;)
Onlar için özel yapılmış biberonlar var, bunu kullanmanız çok daha yararlı olacaktır.
Bebek biberonları onlara büyük geliyor, şırınga ise damaklarında
yara yapabiliyor ve elinizin ayarı kaçarsa kedinin boğulma tehlikesi var.
Biberonun yarısını doldurarak 2-3 saat aralıkla beslemeniz gerekiyor.
Yatmadan önce saatinizi kurmayı unutmayın kedinin beslenmesi için ;)
Ayrıca size tavsiyem; günlük en az 2-3cc su vermeniz.
Evet sulu gıdalar tüketiyor ama suyun yeri ayrı.

O kadar yedirdik içirdik tuvaletini yapmadı ! . Çünkü annesi onu yalayarak yaptırıyordu,
bu nedenle siz yaptırmazsanız o yapamaz
Aman diyim bunu atlamayın.  Her yemek yedirdikten sonra karnına ve
poposunun bulunduğu tarafa doğru ılık suyla ıslatılmış pamukla masaj yapın.
O devamını getirecektir ;)

Ayrıca; yavrumuz annesini özleyip ağlayacaktır. O minik cüsseden
o kadar sesin nasıl çıktığına şaşırıcaksınız. Ama özlemini en aza indirgemenin
bir yolu var o da ; peluş yastık. Yastığı da kutusuna koyun ve kediciği üzerine yatırın.
Bir müddet sonra onu emmeye başlayacaktır. Üvey annesi onu oyalacaktır ;)

1 aylık olduktan sonra yaş mama ile süte takviye yapabilirsiniz.
85 gramlık bir mamayı 2 güne bölün ve sulandırarak verin. Açılmış mamayı buzdolabında
muhafaza edin ve en fazla 2-3 gün tutun (ağzı kapalı olarak).
1,5-2 aylık olduktan sonra sulandırılmış yaş mamanın içine kuru mama da katın
ve bu şekilde yavaş yavaş kuru mamaya geçiş yapın.
Su vermeyi de unutmayın tabi ;)

Şu an için aklıma gelen bunlar. Gerektiginde ekleme yaparım.

Bol patili mutlu günler :)

15 Şubat 2013 Cuma

KEDİ İSİMLERİ

Kedilerimi sahiplendiğim zaman en zorlandığım konu isimleri oldu.
"Bu isimi anlayabilir mi ? O'na yakışır mı ?" gibi bir sürü sorular oluşmuştu kafamda.
Bir çok kedi sahiplenen kişinin de bu dertten muzdarip olduğunu düşündüğüm için fikir vermesi adına bu yazıyı hazırlamak istedim.

Öncelikle benim kedilerimin isimlerini sıralayayım sizlere:

Bal (Ama kendisi Sarı adını tercih ediyor:)
Zilli
Pörtlek
Ciyak
Mişka
Tarçın
Adiloş
Bendis

Şimdi de gelelim benim beğendiğim ve not ettiğim isimlere:

Abbas                Funny              Mario
Afrodit               Garfi                Mırnav
Akide                Gırgır                Mırnettin
Artemis             Ginger               Mişa
Aşure                Güdük               Paspas
Atlas                  Hardal              Paşa
Bambi                Hera                 Piraye
Bambam            Hobbit              Püskül
Bediş                 Isırgan :)            Reçel
Benek                Jelibon              Ruby
Bitter                  Jerry                 Şerbet
Candy                Kadife              Şurup
Cazibe               Karamel            Tırmık
Çakıl                  Kedibör            Yamuk
Doby                 Kedisel              Yumy
Dudu                 Keşkül              

Düğme               Kırpık           
Felix                  Leo        
  
  



Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Sizlerin de önerileri varsa buyrunuz :)

Bol patili, mutlu günler hepinize

KEDİLİ BİR HAYAT

Bal
Öncelikle sizleri pisilerimle tanıştırmak istedim. Fotograflarını gördükleriniz üç büyügümüz, bunların devamı da var :)

Zİlli

Zilli

Pörtlek

Ama devamı şimdi degil sonra gelecek.
O kadar çok fotograf var ki "Hangisini koysam acaba ?" diye kararsızlık içerisindeyim çünkü :)