16 Aralık 2013 Pazartesi

Mırnav Yaşam Mücadelesini Kaybetti...




     Yaklaşık 2 saat önce ellerimde verdi son nefesini bebeğim. Gece-gündüz demeden uğraştım, sürekli kliniğe gidip geldik çünkü O yaşamak için direniyordu. Ama maalesef ki minicik bedeni bu kadar acıya daha fazla dayanamadı...

     Toprağa koymak o kadar zordu ki... Biliyorsun çünkü oraya girince her şey bitecek...
Parka, bir ağacın altına gömdüm. Toprağı kazarken bir kedi geldi yanıma, ellerime sürtünüp durdu. Sanki avutmaya çalışıyordu...

     Neler hissettiğimi anlatmaya çalışmayacağım. Biliyorum ki anlayacaksınızdır bu acıyı.

     Kendimi hiç affetmeyeceğim ama umarım kara tosbağam affeder beni.





9 Aralık 2013 Pazartesi

Mırnav'ın Eve (ve Umarım Hayata) Dönüş Hikayesi


     Mırnav Hanım'ı belki hatırlarsınız annesiz kalan yavrulardan biriydi. İlan linki
İlk sahiplendirdiğim O oldu. Evli ve bir çocuk sahibi olan bir beyefendiye vermiştim. Aslında her yönden iyi biriydi ama nedense sonradan içim içimi yemeye başladı. Sevgili Shemellon yakın şahitlerimdendir. Sağolsun endişeme ortak oldu, bana fikir verdi.
     Yeni evinden fotoğrafları geldi, durumu hakkında haberleştik. Her defasında da üstüne basa basa "Herhangi bir sorun olursa haberdar edin" dedim. İnsanları çok fazla sık boğaz etmek istemediğimden yaklaşık bir hafta kadar haberleşmedik hiç. Tabi dayanamayıp aradım geçenlerde. Biraz halsiz olduğunu, iştahının azaldığını söyledi. Bir kaç gün sonra aradığımda "iyice halsizleştiğini, hiç yemek yemediğini, veteriner hekime götürdüğünü, grip olduğunu, hekimin antibiyotik ve vitamin verdiğini ama ilaçları içiremediğini" söyledi. Aramasam hiçbirinden haberim olmayacak, neyse ki lütfedip doğruyu söyledi ! Hemen bana getirmesini istedim.
Bu akşam 17 civarında getirdi Mırnav'ı. Kafasını kaldıramıyor, hiçbir şeye tepki vermiyor, o minicik kemikleri ele geliyor, pamuk tüyleri içirilmeye çalışılan ilaçlar yüzünden keçeleşmiş...
Hemen taksiye atlayıp Bakırköy'deki kliniğimize gittik. Serum verildi, geri döndük. Veteriner hekim iyi bakımla kurtulabileceğini, sürekli sıcak tutulmasını, göz ve burnunun sürekli temizlenmesini, verilen ilaçların zamanında içirilmesini söyledi.
Hala çok halsiz, yemek yemeyi reddediyor. A/d mamayı şırıngayla verdim zorla, kendi yiyene kadar bu şekilde devam edeceğim. İyileşeceğini umuyorum, kötü şeyler düşünmek istemiyorum. Ama ben onlara gözüm gibi bakarken, sırf iyi beslensinler diye gerektiğinde kliniğe yazdırarak mama alıyorken, uyuya kalırsam diye alarm kurup gecenin bir yarısı besleyip ilaçlarını içirirken bir başkasının bu kadar vurdumduymaz olması zoruma gidiyor. Kimin ne hakkı var bana bu vicdan azabını çektirmeye ?




Baksanıza şu haline :(( Kardeşlerinden biri sürekli onun yanında, tanıdı sanırım. Ama o hiç oralı değil, hiçbir şeyi görmüyor, duymuyor...

Yazacak çok şey var fakat yorgunluktan ve üzüntüden cümlelerimi toparlayamıyorum.

İyi düşünürsek iyi olur biliyorum. Lütfen siz de iyi dileklerinizi, dualarınızı esirgemeyin Mırnav'dan.




5 Aralık 2013 Perşembe

Bir Halit Refiğ Klasiği; Hanım


Hanım filminden bazı kareler


     Hanım; 1988 yapımı, Yıldız Kenter ve Eşref Kolçak'ın başrollerde olduğu, Halit Refiğ'in yönetmenliğini üstlendiği dram yüklü bir film.  Beni benden alan müzikleri ise Cemal Reşit Rey ve Adnan Saygun'a ait.